işte bugünkü de öyle sıradan forum buluşmalarından farklı olan güzel bi piknikti..gerçi pek pikneyemedik..sagolsun yağmur kardeş bizi yalnız bırakmadı..mangaldaki o tavukların kokusunu duymuş olmalı ki mangalı yaktıktan biraz sonra geldi yanımıza..muhtemelen köfte sevmiyo bazı arkadaşlar gibi..o yüzden köfteleri yememize izin verdi..kızılcahamamdaki tepenin en üstünde manzaralı güsel bi yerdi..her ne kadar tanışmadığım, tanışıp da pek görüşmediğim insan çok olsa da elimizden geldiğince kaynaşmaya çalıştık zannımca..=) yada daha kaynama noktasına ulaşamadık belki de..ama en zevkli yeri, ne olduğunu tam olarak anlayamadığımız kuş yuvası görünümünde ama içinde çöpleri de eksik olmayan bi kulübenin altındaki iki metrekare yerdi..sen o küçççük yere altı kişi sığ..=) ondan sonra kaynaşma olur tabi gayri ihtiyari..ne işimiz mi vardı?? tabiki ankaranın içinde sele neden olup bize sadece şöyle bi göz kırpan yağmurdan biraz da olsa korunabilmekti..=) ama iyisiyle kötüsüyle (ki kötüsü uzuuun eşşşek oynarkene meydana gelen sol iç çapraz bağlarımda meydana gelen sakatlık) bu güsel günü yaşadık..sagolasın emre..;)
29 Nisan 2007 Pazar
27 Nisan 2007 Cuma
Lover's Grief
O gothic moon thy shine encharmest me tonight
Bereavest me of sleep, makest me wander under thy light.
Thou letst abloom my heart until the very last of thy ray,
Shine! Bereaver of sleep, ere black clouds hide thee away....
I know this can't be eternal!
No love hath ever conquered the borders of time!
No beauty is everlasting, not even thine!
But o how I wished your heart would fore'er be mine...
Thy eyes caress myself to endure these painful lies...
The moon's persistance makest me ask...
Why can't we be stars?
Stars that shine forever...
Stars that unite with the night...
At the horizon the dark stormclouds of sorrow have gathered their might,
neither the moon nor the stars reveal their light this night
...and rain is falling, pouring down into my soul,
while wild weeping clouds enwrapp me in their woe

Bereavest me of sleep, makest me wander under thy light.
Thou letst abloom my heart until the very last of thy ray,
Shine! Bereaver of sleep, ere black clouds hide thee away....
I know this can't be eternal!
No love hath ever conquered the borders of time!
No beauty is everlasting, not even thine!
But o how I wished your heart would fore'er be mine...
Thy eyes caress myself to endure these painful lies...
The moon's persistance makest me ask...
Why can't we be stars?
Stars that shine forever...
Stars that unite with the night...
At the horizon the dark stormclouds of sorrow have gathered their might,
neither the moon nor the stars reveal their light this night
...and rain is falling, pouring down into my soul,
while wild weeping clouds enwrapp me in their woe

işte benim duygularımı anlatabilen diyeceğim bi şiir..evet benim grief'imi anlatıp kısa bi özet geçen şiir.."hadi canım,ne biçim ingilizce bu.." dediğinizi duyar gibi oldum..=) her ne kadar empyrium'un o karamsarlığa sürükleyen ezgileri içinde okunmuş olsa da "eski ingilizce" diyebileceğimiz dille yazılmıştır kendileri..kendi dilimizde olup da anlayamadığımız onca kelime gibi bu ingilizlerin de kendi dillerinde eski kelimeler var her ne kadar çoğumuza öyle görünmese de..ama size bu kadar dil tarihi yeter kanımca..şiiri okuyun.."lover's grief"i dinleyin hüzünlenin biras..haa bi de yanında sıcak şarap olursa fena da olmaz hani..=)
25 Nisan 2007 Çarşamba
The Begining
bu blogu neden mi açtım.ben de tam emin değilim aslında.çok zamandır aklımda vardı.görürdüm hep bazıları böyle sayfalarca döktürmüş.çoğu zaman okumak da zor gelirdi hani.ama ne bileyim...ben de bi görmek istedim öyle satırlar dolusu yazı yazabiliyor muyum diye...o zaman tek söyleyebileceğim bişey var...
Let the game begin.. =)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)